Meskeniyet İddiası Hakkında Emsal Yargıtay Kararları
Meskeniyet İddiası Hakkında Emsal Yargıtay Kararları
MESKENİYET İDDİASI HAKKINDA YARGITAY KARARI: Aşağıdaki Meskeniyet iddiası ile ilgili Yargıtay Kararı; Takip hukukunda esas olanın BORCUN ÖDENMESİ olduğu ve dolayısıyla borçlunun taşınmazının bulunduğu adreste daha mütevazı taşınmazların tespit edilmesinin gerektiği hakkındadır.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
1. 2017/12-1138
2. 2017/868
3. 26.4.2017
* MESKENİYET İDDİASINA DAYALI HACZEDİLMEZLİK ŞİKAYETİ ( Mahkemece Bozmaya Uyulup Bilirkişiden Ek Rapor Alınmış İse de Haline Münasip Ev Almak İçin Tespit Edilen 235.000 TL Fahiş Olup Rapor Bu Haliyle Hüküm Kurmaya Elverişli Olmadığı Zira Takip Hukukunda Asıl Olan Borcun Ödenmesi Olup Borçlunun Daha Mütevazi Niteliklere Sahip Yerlerde Haline Münasip Meskeni Edinebileceği Miktarın Belirlenmesi Zorunlu Olduğu )
* KEŞİF ( Meskeniyet İddiasına Dayalı Haczedilmezlik Şikayeti/Bilirkişiden Ek Rapor Alınmış İse de Haline Münasip Ev Almak İçin Tespit Edilen 235.000 TL Fahiş Olup Rapor Bu Haliyle Hüküm Kurmaya Elverişli Olmadığı – Yeniden Keşif Yapılarak Borçlunun Bulunduğu Yerden Daha Mütevazı Semt veya Semtlerde Daha Mütevazi Koşullarda Haline Münasip Evin Değerinin Belirlenerek Oluşacak Sonuca Göre Bir Karar Verileceği )
2004/m.82
ÖZET : Dava, meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. Mahkemece bozmaya uyulup bilirkişiden ek rapor alınmış ise de haline münasip ev almak için tespit edilen 235.000 TL fahiş olup rapor bu haliyle hüküm kurmaya elverişli değildir. Zira takip hukukunda asıl olan borcun ödenmesi olup, borçlunun daha mütevazi niteliklere sahip yerlerde haline münasip meskeni edinebileceği miktarın belirlenmesi zorunludur. Bu halde mahkemece, yeniden keşif yapılarak borçlunun bulunduğu yerden daha mütevazı semt veya semtlerde, daha mütevazi koşullarda haline münasip evin değerinin belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken bozma kararında açıklanan ilkelere aykırı olarak hüküm tesisi isabetsizdir.
DAVA : Taraflar arasındaki “meskeniyet iddiasına dayalı haczedilemezlik” şikayetinden dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin kabulüne dair verilen 06.12.2013 gün ve 2013/347 E., 2013/1100 K.sayılı kararın temyiz incelemesinin şikayet olunan (alacağı temlik alan) Türkasset Varlık Yön. A.Ş. vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 12.02.2014 gün ve 2014/742 E., 2014/3582 K. sayılı kararı ile;
(… Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de ;
Şikayetçi, İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, Bostancı mahallesi mevkiinde kain 3204 ada 80 parselde bulunan taşınmazı için meskeniyet iddiasında bulunmuş, mahkemece 22.02.2012 tarih 2010/1581 E, 2012/203 K. sayılı kararı ile şikayet kabul edilerek haczin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Alacaklının temyizi üzerine karar Dairemizin 08.10..2012 tarih ve 2012/11545 E. – 28577 K. sayılı ilamı ile; mahkemece yapılan keşif neticesinde düzenlenen 16.01.2012 tarihli bilirkişi raporundaki taşınmaz değeri ile 25.09.2008 tarihinde icra müdürlüğünce alınan rapordaki değer farkının sebebi hususunda ek rapor aldırılması ve borçlunun taşınmazının bulunduğu İstanbul ilinin daha mütevazi bir yerinde haline münasip evi alabileceği değerin belirlenerek karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak alınan ek raporda şikayet konusu taşınmazın değeri 280.000 TL, mütevazi semtte meskenin temin edilebilmesi için gerekli bedelin 235.000 TL olduğunun belirtilmesi üzerine yeniden şikayetin kabulüne karar verilerek haczin kaldırıldığı görülmektedir.
İİK’ nun 82.maddesinin 1.fıkrasının 12.bendi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tesbit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı kendisinin yukarda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.
Mahkemece bozmaya uyulup bilirkişiden ek rapor alınmış ise de haline münasip ev almak için tespit edilen 235.000 TL fahiş olup rapor bu haliyle hüküm kurmaya elverişli değildir. Zira takip hukukunda asıl olan borcun ödenmesi olup, borçlunun daha mütevazi niteliklere sahip yerlerde haline münasip meskeni edinebileceği miktarın belirlenmesi zorunludur.
Bu halde mahkemece, yeniden keşif yapılarak borçlunun bulunduğu yerden daha mütevazı semt veya semtlerde, daha mütevazi koşullarda haline münasip evin değerinin belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken bozma kararında açıklanan ilkelere aykırı olarak ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Öte yandan kabule göre de; şikayete konu meskenin değerinin 280.000 TL, haline uygun meskeni 235.000 TL’ye alabileceği belirlendiğine göre, mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli 235.000 TL’nin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği 235.000 TL’den az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru bulunmamıştır…”,
Gerekçesi ile hüküm bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Şikayet olunan Türkkasset Varlık Yön. AŞ. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, İcra ve İflas Kanununun 366. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
MESKENİYET İDDİASI HAKKINDA YARGITAY KARARI: Aşağıdaki Meskeniyet iddiası ile ilgili Yargıtay Kararı; Taşınmazın tapu kaydına haciz şerhi işlendiğinin öğrenilmesinden sonra 7 gün içinde borçlunun şikayet hakkını kullanmasının gerektiği hakkındadır. 7 günlük süre hak düşürücü süredir. Bu süre içerisinde şikayet hakkını kullanmayan borçlu hakkını yitirir.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
13. 2017/1893
14. 2017/5191
15. 3.4.2017
* MESKENİYET SEBEBİYLE HACZEDİLMEZLİK ŞİKAYETİ ( Borçluya 103 Örnek Haciz Davetiyesinin Tebliğ Edilmesinden Sonraki Yasal 7 Günlük Süre İçerisinde Şikayette Bulunulmadığı/Yasal Süre Geçtikten Sonra Yapılan Şikayetin Süre Aşımı Sebebiyle Reddine Karar Verileceği )
* ŞİKAYET SÜRESİ ( Borçlunun Meskeniyet Sebebiyle Haczedilmezlik Şikayetinde Bulunduğu – Borçluya 103 Örnek Haciz Davetiyesinin Tebliğ Edildiği/Tebligatın Usulsüzlüğüne Dair Borçlunun Bir Şikayette Bulunmadığının Anlaşıldığı – 103 Davetiyesinin Borçluya Tebliğ Edilmesinden Sonraki Yasal Yedi Günlük Süre Geçtikten Sonra Yapılan Şikayetin Süre Aşımı Sebebiyle Reddine Karar Verilmesi Gerektiği )
2004/m.16, 82
ÖZET : Dava, meskeniyet sebebiyle haczedilmezlik şikayetine ilişkindir.
Genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde haczedilen taşınmazın haline münasip evi olduğu gerekçesiyle haczin kaldırılması istemi ile icra mahkemelerine yapılan şikayet dosyaları birleştirilmek suretiyle, şikayetin kabulüyle davaya konu taşınmaz üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiştir.
İlgili icra müdürlüğü dosyasından konulan hacze dair 103 davetiyesinin borçluya tebliğ edilmesinden sonraki yasal 7 günlük süre geçtikten sonra şikayetin yapıldığı anlaşılmış olup, yapılan şikayetin süre aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken, birleştirilen dosya yönünden de işin esası incelenerek hüküm tesisi isabetsizdir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, borçlunun haczedilen taşınmazının haline münasip evi olduğunu ileri sürerek haczin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayete esas 2015/446 Esas sayılı dosyası ile bu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilen 2015/447 E.-415 K. ve yine bu dosya ile birleştirilen 2015/461 E.-481 K. Sayılı dosyalarında davacı tarafından davalı aleyhine açılan meskeniyet şikayetinin kabulüyle davaya konu taşınmaz üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
İİK’nun 82. maddesinin birinci fıkrasının 12. bendi gereğince haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanun’un 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tâbidir. Şikayet konusu haciz işlemi, şikayette bulunana tebliğ edilmiş ise süre tebliğ tarihinden, eğer haciz işlemi tebliğ edilmemişse haciz işleminin öğrenilmesinden itibaren başlar.
Bu tarihin aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir.
Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetine konu taşınmazına 11. İcra Müdürlüğünün 2013/3005 Esas ve aynı icra müdürlüğünün 2013/2989 Esas sayılı takip dosyaları sebebiyle konulan hacizlere dair olarak alacaklı vekilinin 09/06/2015 tarihinde borçluya 103 davetiyesi gönderilmesi talebinde bulunulduğu, icra müdürlüğünce talebin 10/06/2015 tarihinde kabulüne karar verildiği görülmekle birlikte, belirtilen takip dosyalarında borçluya gönderilen bir 103 davetiyesi bulunmadığı gibi, borçlunun hacizlerden daha önce haberdar olduğu yönünde bir delil de bulunmadığından bu dosyalar yönünden şikayet tarihi olan 15/06/2015 tarihinde hacizden haberdar olduğunun kabulüyle bu dosyalar yönünden yapılan şikayetler yasal süresindedir.
Öte yandan, birleşen 11. İcra Müdürlüğünün 2013/3046 Esas sayılı takip dosyasından konulan hacze dair 103 davetiyesinin borçluya 09/06/2015 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu ve tebligatın usulsüzlüğüne dair borçlunun bir şikayette de bulunulmadığı görülmekle, 26/06/2015 tarihinde yapılan şikayetin yasal 7 günlük süre geçirildikten sonra yapıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda borçlunun birleşen 11. İcra Müdürlüğünün 2013/3046 Esas sayılı takip dosyasında yaptığı şikayetinin süre aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken, birleştirilen bu dosya yönünden de işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
MESKENİYET İDDİASI HAKKINDA YARGITAY KARARI: Aşağıdaki Meskeniyet iddiası ile ilgili Yargıtay Kararı; Taşınmazın tapu kaydına haciz konulması durumunda her haciz işleminin borçluya bir şikayet hakkı doğuracağından mükerrer olarak işlenen haczin bir önemi olmadığı ve borçlunun son koyulan haczi öğrenme tarihinden sonra 7 günlük sürede şikayet hakkını kullanabilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu hakkındadır.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
13. 2017/8250
14. 2017/16395
15. 28.12.2017
* MESKENİYET İDDİASI ( Taşınmaz Üzerine Daha Önce Konulmuş Haciz Bulunduğu/Her Haczin Yeni Bir Şikayet Hakkı Doğuracağı – Borçlunun Belirtilen Tarihteki Tarihli Hacze Yönelik Şikayetinin Kanunda Öngörülen Yasal Sürede Yapıldığı/Mahkemece İşin Esasının İncelenerek Oluşacak Sonuca Göre Karar Verilmesi Gerektiği )
* HER HACZİN YENİ BİR ŞİKAYET HAKKI DOĞURMASI ( Taşınmaz Üzerine Daha Önce Konulmuş Haciz Bulunduğu – Borçlunun Belirtilen Tarihteki Tarihli Hacze Yönelik Şikayetinin Kanunda Öngörülen Yasal Sürede Yapıldığı/Mahkemece İşin Esasının İncelenerek Oluşacak Sonuca Göre Karar Verilmesi Gerektiği )
* TAŞINMAZ ÜZERİNE DAHA ÖNCE KONULMUŞ HACİZ BULUNMASI ( Her Haczin Yeni Bir Şikayet Hakkı Doğuracağı – Borçlunun Belirtilen Tarihteki Tarihli Hacze Yönelik Şikayetinin Kanunda Öngörülen Yasal Sürede Yapıldığı/Mahkemece İşin Esasının İncelenerek Oluşacak Sonuca Göre Karar Verilmesi Gerektiği )
2004/m.16, 82
ÖZET : Taşınmaz üzerine daha önce konulmuş haciz bulunmakta ise de, her haciz yeni bir şikayet hakkı doğuracağından, borçlunun belirtilen tarihteki tarihli hacze yönelik şikayeti, kanunda öngörülen yasal sürededir. Bu sebeple mahkemece, işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 23/03/2017 tarih, 2016/29865 Esas – 2017/4500 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkikinin borçlu ve üçüncü kişi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- )Şikayetçi üçüncü kişinin karar düzeltme isteminin incelenmesinde;
Düzeltilmesi istenen Yargıtay ilamıyla bunda atıf yapılan mahkeme kararında yazılı gerekçeler ve dosyada mevcut belgeler karşısında karar düzeltme istemi yerinde görülmediği gibi HUMK’nun 440. maddesinde yazılı dört halden hiç birine de uymadığından İİK’nun 366. ve HUMK’nun 442. maddeleri uyarınca ( REDDİNE ), takdiren 275,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınmasına, 65,40 TL karar düzeltme harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın karar düzeltme isteyenden tahsiline,
2- )Şikayetçi borçlunun karar düzeltme isteminin incelenmesinde;
Alacaklı tarafından borçlu hakkında genel haciz yolu ile yapılan ilamsız takipte, borçlu ile üçüncü kişi eşinin icra mahkemesine verdiği dilekçe ile, borçlu yönünden; icra müdürlüğünün 25.6.2015 tarihli yazısı üzerine haczedilen evin borçlu ve ailesinin haline münasip evi olduğunu ve hacizden 16.12.2015’te haberdar olunduğunu ileri sürerek haczedilmezlik şikayetinde bulunulduğu, şikayetçi eş yönünden ise; taşınmazın tapu kaydında lehine konulmuş olan aile konutu şerhi sebebiyle borçlunun taşınmazının haczedilemeyeceğini ileri sürerek haczin kaldırılmasının istendiği, mahkemece, hacze dair 103 davetiyesinin borçluya 28.11.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olması sebebiyle meskeniyet şikayetinin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle süre aşımından, şikayetçi üçüncü kişinin şikayetinin ise taşınmazın kaydında aile konutu şerhi bulunmasının taşınmazın haczine engel olmadığı gerekçesiyle esastan reddine karar verildiği, kararın şikayetçi taraflarca temyizi üzerine Dairemizce kararın onanmasına karar verildiği, şikayetçilerin karar düzeltme dilekçelerinde meskeniyet şikayetinin 29.6.2015 tarihli hacze dair olması sebebiyle sürede olduğundan bahisle meskeniyet şikayeti yönünden kararın bozulmasını istedikleri anlaşılmaktadır.
İİK’nun 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK’nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tâbidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar.Diğer yandan, İcra ve İflas Kanunu’nda taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz, yeni bir haciz olup, borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı bulunmaktadır.Somut olayda ise, taşınmaz kaydı üzerine son olarak, alacaklı vekilinin 24.6.2015 tarihli talebi üzerine 29.6.2015 tarihinde haciz şerhi işlendiği, bu hacze dair olarak icra dosyasından borçluya bildirimde bulunulmadığı, borçlunun, hacizden 16.12.2015 tarihinde haberdar olduğunu bildirerek 17.12.2015 tarihinde süresinde meskeniyet şikayetinde bulunduğu anlaşılmıştır.
O halde, her ne kadar taşınmaz üzerine daha önce konulmuş haciz bulunmakta ise de, yukarıda da açıklandığı üzere her haciz yeni bir şikayet hakkı doğuracağından, borçlunun 29.6.2015 tarihli hacze yönelik şikayeti, İİK.nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal sürededir. Bu sebeple mahkemece, işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, şikayet konusu yapılmayan 11.9.2014 tarihli haciz esas alınarak istemin süre aşımı sebebiyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu sebeple borçlu yönünden bozulması gerekirken Dairemizce maddi hataya müstenit olarak onandığı anlaşılmakla, borçlunun karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin 23.3.2017 tarih ve 2016/29865 E., 2017/4500 K. sayılı onama kararının borçlu yönünden kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 28.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
MESKENİYET İDDİASI HAKKINDA YARGITAY KARARI: Aşağıdaki Meskeniyet iddiası ile ilgili Yargıtay Kararı; Borçluya taşınmazın kaydına haciz koyulduğunu tebliğ eden tebligatların usulsüz olması durumunda, borçlunun ıttıla-öğrenme tarihinin değişeceği ve 7 günlük süre içerisinde itiraz hakkını ıttıla-öğrenme tarihinden başlayacağı hakkındadır.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
13. 2017/8588
14. 2017/16172
15. 26.12.2017
* MESKENİYET ŞİKAYETİ ( 2004 S.K. Md. 82/1-12 Uyarınca Borçlunun Haline Münasip Evinin Haczedilemeyeceği – Şikayetin 7 Günlük Süreye Tabi Olduğu/Şikayet Konusu Haciz İşlemi Şikayette Bulunana Tebliğ Edilmiş İse Sürenin Tebliğ Tarihinden Eğer Haciz İşlemi Tebliğ Edilmemişse Haciz İşleminin Öğrenilmesinden İtibaren Başlayacağı )
* USULSÜZ TEBLİGAT ( Borçlunun Meskeniyet Şikayetinde Bulunduğu Taşınmazına Tapuda Haciz Şerhi İşlendiği – Borçlu Meskeniyet Şikayeti İle Birlikte Kıymet Takdiri ve Satış İlanı Tebliğinin Usulsüz Olduğunu İleri Sürdüğünden Öncelikli Olarak Tebligatların Usulüne Uygun Olup Olmadığının Denetlenmesi/Usulsüz Olduğunun Saptanması ve Borçlunun Haczi Öğrenme Tarihine Göre 7 Gün İçinde Meskeniyet Şikayetinde Bulunduğunun Anlaşılması Durumunda İşin Esasının İncelenmesi Gerektiği )
2004/m.16/1, 82/1-12
ÖZET : Dava, usulsüz tebligat ve meskeniyet şikayetine ilişkindir.
Borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazına tapuda haciz şerhi işlendiği, şikayetinde tarafına çıkarılan kıymet takdiri ve satış ilanına dair tebligatların usulsüz tebliğ edildiğini iddia ettiği görülmüştür.
Mahkemece, borçlu tarafından kıymet takdiri ve satış ilanı tebliğlerine dair usulsüzlük iddiası da ileri sürülmüş olduğundan öncelikle bu şikayetinin incelenerek tebligatların usulüne uygun olup olmadığının değerlendirilmesi, tebligatların usulsüz olduğu tespit edilirse meskeniyet şikayetinin, öğrenme tarihine göre yasal süresinde olup olmadığının incelenmesi, şayet istem süresinde ise işin esasının incelenmesine geçilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibinde borçlu vekilinin, borçluya çıkarılan tebligatların usul ve yasaya uygun tebliğ edilmediğini, müvekkilinin hacizden haricen haberdar olduğunu ileri sürerek, İİK’nun 82/12. maddesine dayalı olarak taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması istemiyle icra müdürlüğüne yaptığı başvurusu üzerine talebin reddine dair müdürlük kararının iptali ile hacizlerin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, tebligat usulsüzlüğü iddiası değerlendirilmeksizin, kıymet taktir raporlarının tebliğ edildiği mernis adresine yönelik usulsüz tebligata dair açılmış şikayet davası ve gecikmiş itiraz bulunmadığından borçlunun takipten haberdar olduğu kanaatiyle meskeniyet şikayetinin yasal süresinden sonra yapıldığı gerekçesiyle şikayetin usulden reddine karar verildiği görülmektedir.
İİK’nun 82/12. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanun’un 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tabidir. Bu süre haczin öğrenildiği tarihten başlar. Borçluya hacze dair tebligat yapılmamış veya usule uygun yapılmamış ise borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir.
Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazına 29/04/2010 tarihinde tapuda haciz şerhi işlendiği, şikayetinde tarafına çıkarılan kıymet takdiri ve satış ilanına dair tebligatların usulsüz tebliğ edildiğini de iddia ettiği görülmüştür.
O halde mahkemece, borçlu tarafından kıymet takdiri ve satış ilanı tebliğlerine dair usulsüzlük iddiası da ileri sürülmüş olduğundan öncelikle bu şikayetinin incelenerek tebligatların usulüne uygun olup olmadığının değerlendirilmesi, tebligatların usulsüz olduğu tespit edilirse meskeniyet şikayetinin, öğrenme tarihine göre yasal süresinde olup olmadığının incelenmesi, şayet istem süresinde ise işin esasının incelenmesine geçilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
MESKENİYET İDDİASI HAKKINDA YARGITAY KARARI: Aşağıdaki Meskeniyet iddiası ile ilgili Yargıtay Kararı; Borçlunun meskeniyet iddiası ile yaptığı şikayetinde ileri sürmediği iddialarını temyiz aşamasında temyiz dilekçesinde ileri süremeyeceği, şikayet konusu yapılmayan hususların temyiz aşamasında değerlendirilemeyeceği tabi olduğundan sonuca bir etkisinin olmaması hakkındadır.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
13. 2017/5313
14. 2017/15689
15. 14.12.2017
* MESKENİYET ŞİKAYETİ ( Şikayete Konu Taşınmazın Haczedildiğine Dair Olarak Borçluya Tebliğ Edilen 103 Davetiyesi Tebligatının Usulsüz Olduğuna Dair Bir İddia Bulunmadığından Bu Tebliğ İşleminin Usulsüz Olduğunun Mahkemece Resen Gözetilemeyeceği )
* ŞİKAYET ( Borçlunun Şikayet Dilekçesinde İleri Sürmediği 103 Davetiyesi Tebliğ İşlemine Dair Usulsüzlük İddiasını Temyiz Aşamasında İleri Sürmüş Olmasının Şikayet Konusu Yapılmayan Hususların Temyiz Aşamasında Değerlendirilemeyeceği Tabi Olduğundan Sonuca Etkili Olmayacağı – Borçlunun Şikayete Konu Haciz İşlemine Muttali Olma Tarihinin 103 Davetiyesi Tebliğ Tarihi Olan 27.10.2014 Olarak Kabulüyle 24.08.2015’te Yapılan Meskeniyet Şikayetinin Süreden Reddine Yönelik Mahkeme Kararının Onanması Gereği )
2004/m.16/1,82/1,103
ÖZET : Borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazına 11.08.2014 tarihinde tapuda haciz şerhi işlendiği, İİK’nun 103. maddesine dair davetiyenin borçluya 27.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun şikayet dilekçesinde 103 davetiyesi tebliğ işlemine yönelik bir tebligat usulsüzlüğü iddiasının bulunmadığı, icra mahkemesine yapılan meskeniyet şikayeti başvurusunun ise 24.08.2015’te olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda; şikayete konu taşınmazın haczedildiğine dair olarak borçluya tebliğ edilen 103 davetiyesi tebligatının usulsüz olduğuna dair bir iddia bulunmadığından bu tebliğ işleminin usulsüz olduğu mahkemece resen gözetilemeyeceği gibi, borçlunun şikayet dilekçesinde ileri sürmediği 103 davetiyesi tebliğ işlemine dair usulsüzlük iddiasını temyiz aşamasında ileri sürmüş olması da, şikayet konusu yapılmayan hususların temyiz aşamasında değerlendirilemeyeceği tabi olduğundan sonuca etkili olmayacaktır.
O halde; borçlunun şikayete konu haciz işlemine muttali olma tarihinin 103 davetiyesi tebliğ tarihi olan 27.10.2014 olarak kabulüyle 24.08.2015’te yapılan meskeniyet şikayetinin süreden reddine yönelik mahkeme kararının onanması gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 07.03.2017 tarih, 2016/12419 E., 2017/3359 K. sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Borçlunun, takip dosyasında haczedilen taşınmazın, İİK’nun 82/1-12. maddesi kapsamında haline münasip evi olduğunu ileri sürerek haczin kaldırılması için şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, 103 davetiyesinin borçluya 27.10.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olması sebebiyle 24.08.2015’te yapılan şikayetin 7 günlük süre içerisinde olmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği, kararın borçlu tarafından temyizi üzerine Dairemizin 07.03.2017 tarih ve 2016/12419 E., 2017/3359 K.sayılı ilamı ile; borçlu adına çıkartılan 103 davetiyesi ve kıymet takdir raporu tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğundan bahisle şikayetin sürede olduğunun kabulü gerektiği belirtilerek bozulduğu görülmektedir.
İİK’nun 82/1-12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK’nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar.
Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazına 11.08.2014 tarihinde tapuda haciz şerhi işlendiği, İİK’nun 103. maddesine dair davetiyenin borçluya 27.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun şikayet dilekçesinde 103 davetiyesi tebliğ işlemine yönelik bir tebligat usulsüzlüğü iddiasının bulunmadığı, icra mahkemesine yapılan meskeniyet şikayeti başvurusunun ise 24.08.2015’te olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda; şikayete konu taşınmazın haczedildiğine dair olarak borçluya tebliğ edilen 103 davetiyesi tebligatının usulsüz olduğuna dair bir iddia bulunmadığından bu tebliğ işleminin usulsüz olduğu mahkemece resen gözetilemeyeceği gibi, borçlunun şikayet dilekçesinde ileri sürmediği 103 davetiyesi tebliğ işlemine dair usulsüzlük iddiasını temyiz aşamasında ileri sürmüş olması da, şikayet konusu yapılmayan hususların temyiz aşamasında değerlendirilemeyeceği tabi olduğundan sonuca etkili olmayacaktır.
O halde; borçlunun şikayete konu haciz işlemine muttali olma tarihinin 103 davetiyesi tebliğ tarihi olan 27.10.2014 olarak kabulüyle 24.08.2015’te yapılan meskeniyet şikayetinin süreden reddine yönelik mahkeme kararının onanması gerekirken, Dairemizce maddi hataya müsteniden bozulduğu anlaşılmakla alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : Alacaklının karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin 07.03.2017 tarih ve 2016/12419 E., 2017/3359 K. sayılı bozma ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK.nun 366. ve HUMK.nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 14.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.