Tapu İptali ve Tescili Davaları Hakkında Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY HUKUK DAİRESİ
E.2018/19
K.2018/400
T.18.1.2018
TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Bu Tür Davaların Kayıt Malikine Yöneltilmesi Gerektiği – Son Kayıt Maliki Davalı Yönünden Tapu İptali ve Tescil Kararı Verilmesi Gerekirken Ara Malik Yönünden Karar Verilmesinin Doğru Olmadığı )
HUSUMET ( Tapu İptali ve Tescil İstemine İlişkin Bu Tür Davaların Kayıt Malikine Yöneltilmesi ve Davanın Sübutu Halinde Hükmün Kayıt Maliki Bakımından Kurulmasının Asıl Olduğu )
TARAF TEŞKİLİ ( Davanın Sübutu Halinde Hükmün Kayıt Maliki Bakımından Kurulması Gerektiği – Son Kayıt Maliki Davalı Yönünden Tapu İptali ve Tescil Kararı Verilmesi Gerekirken Ara Malik Yönünden Karar Verilmesinin Doğru Olmadığı ) 4721/m.716
ÖZET : Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Bu tür davaların kayıt malikine yöneltilmesi ve davanın sübutu halinde hükmün, kayıt maliki bakımından kurulması asıldır. Hal böyle olunca, son kayıt maliki davalı yönünden tapu iptali ve tescil kararı verilmesi gerekirken ara malik yönünden yazılı şekilde kararı verilmesi doğru değildir.
DAVA : Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil davası sonunda, yerel mahkemece davalı S. E. yönünden davanın kabulüne, davalı B. K. yönünden reddine dair olarak verilen karar davacı vekili ile davalı B. K. vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi Mümine Bademci ‘nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, aleyhine yapılan icra takibi neticesinde kayden maliki olduğu çekişme konusu 288 parsel sayılı taşınmazın 27.08.2004 tarihinde yapılan ihale neticesinde, icra takip dosyalarında avukatı olan davalı B.’e temlik edildiğini, davalı ile aralarında yaptıkları anlaşmaya göre 39.150,00 TL taşınmaz bedelini ona ödediğini, gerçekte taşınmazın kendisi için alındığını ve yıllardır zilyetliğinde olduğunu ancak taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye devredilmesini istediğinde davalının buna yanaşmadığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir.
Davalı B., çekişme konusu taşınmazı 39.150,00 TL bedel ödeyerek ihaleden satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davalı S., davacının haklı olduğunu belirtip, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davalı S. yönünden davanın kabulüyle tapu iptali ve tescile, diğer davalı B. yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davacının kayden maliki olduğu çekişme konusu 288 parsel sayılı taşınmazın tamamını 03.07.2003 tarihinde üzerindeki ipotek ve hacizlerle birlikte davalı S.’e satış suretiyle temlik ettiği, Kahramanmaraş 2. İcra Müdürlüğünün 2003/937 Esas sayılı icra takip dosyasında taşınmazın 27.08.2004 tarihinde diğer davalı B.’e 39.150,00 TL bedelle ihale olunduğu ve 04.04.2014 tarihinde adına tescil edildiği sabittir.
Davacının katılan, davalı B.’in ise sanık olarak yer aldığı Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/115 Esas, 2011/135 Karar sayılı derecattan geçerek kesinleşen ceza dava dosyasında, sanık Bekir’in avukatlık görevini kötüye kullanmak suçundan dolayı 3.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırıldığı, kararının gerekçesinde, katılanın verdiği fikir doğrultusunda ihaleye sanığın girerek borçlu katılan adına taşınmazı satın alması böylelikle 288 parsel sayılı taşınmazın ucuza satılmaması yönünde aralarında muvazaalı anlaşma yapıldığı 27/08/2004 tarihli ihalede sanık avukatın çekişmeli taşınmaza para vererek ve ihaleye katılarak bu taşınmazı kendi adına 39.150 YTL’ye satın aldığı, ilerleyen süreçte bu taşınmaza daha iyi para veren bir müşteri bulan katılan sanıktan taşınmazı bu müşteriye devretmesini istediğinde sanığın buna yanaşmayarak müvekkili olan katılana ait olup icra tarafından haciz yolu ile aldığı sabit olan taşınmazın devrini yapmadığı bu sebeple sanık ile katılan arasında husumet doğduğu tespit edilmiş, avukat olan sanığın müvekkiline ( Katılan ‘a ) ait ve satışa çıkarılan taşınmazı edinmesinin 1136 sk nın 47. maddesinde düzenlenen çekişmeli hakları edinme yasağına aykırılık teşkil ettiği katılanın sanığa para vermesini veya bu işlemde hiç kimsenin herhangi bir zararının bulunmamasının bu suçun oluşumuna herhangi bir etkisinin bulunmadığı belirtilmiştir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. ( 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. ) maddesi gereğince, hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin vereceği beraat kararıyla bağlı değil ise de, ceza davasında verilen mahkumiyet kararı ve eylemin “hukuka aykırılığını” ve “illiyet bağının varlığını” saptayan maddi olgular ve olayların oluş biçimi bakımından hukuk hâkimini bağlayacağı açıktır.
Hemen belirtmek gerekir ki; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, özellikle Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/115 Esas, 2011/135 Karar sayılı, 24.05.2011 tarihli kararı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı B. vekilinin temyiz itirazının reddine.
Davacı vekilinin temyiz itirazına gelince;
Dava tapu iptal ve tescil istemi ile ilgilidir. Bu tür davaların kayıt malikine yöneltilmesi ve davanın sübutu halinde hükmün, kayıt maliki bakımından kurulması asıldır.
Hal böyle olunca, son kayıt maliki davalı B. yönünden tapu iptali ve tescil kararı verilmesi gerekirken ara malik S. yönünden yazılı şekilde kararı verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazı açıklanan sebepten ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün ( 6100 Sayılı Kanun’un geçici 3.maddesi yollaması ile ) 1086 Sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene iadesine, 18.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.