Tebligat İmkansızlığı Hakkında Yargıtay Kararı

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
3. 2016/16677
4. 2018/6058
5. 3.5.2018
BİLİNEN ADRESTE TEBLİGAT ( Tebligatın Tebliğ Yapılacak Şahsa Bilinen En Son Adresinde Yapılacağı – Bilinen En Son Adresin Tebligata Elverişli Olmadığının Anlaşılması veya Tebligat Yapılamaması Hâlinde Muhatabın Adres Kayıt Sisteminde Bulunan Yerleşim Yeri Adresinin Bilinen En Son Adresi Olarak Kabul Edileceği ve Tebligatın Buraya Yapılacağı )
TEBLİG İMKANSIZLIĞI ( Hukuki Dinlenilme Hakkı – Muhatap Adres Kayıt Sistemindeki Adreste Hiç Oturmamış veya O Adresten Sürekli Olarak Ayrılmış Olsa Dahi Tebliğ Memurunun Tebliğ Olunacak Evrakı O Yerin Muhtar veya İhtiyar Heyeti Azasından Birine veyahut Zabıta Amir veya Memurlarına İmza Karşılığında Teslim Edeceği ve Tesellüm Edenin Adresini İhtiva Eden İhbarnameyi Gösterilen Adresteki Binanın Kapısına Yapıştıracağı/İhbarnamenin Kapıya Yapıştırıldığı Tarihin Tebliğ Tarihi Sayılacağı – Muhatabın Adres Kayıt Sistemindeki Yerleşim Yeri Adresine Doğrudan Doğruya 7201 S.K. Md.21/2 Uyarınca Tebligat Çıkartılmasının İsabetsiz Olduğu )
HUKUKİ DİNLENİLME HAKKI ( Davalıya Dava Dilekçesi ve Ön İnceleme Duruşma Gününün Doğrudan Davalının Mernis Adresine Tebligat Zarfının Üstüne Mernis Adresi Olduğu Belirtilerek Tebligat Kanunun 21/2. Maddesi Uyarınca Tebliğinin İsabetsiz Olduğu – Davalının Savunma Hakkının Kısıtlandığı )7201/m.10, 21/2
ÖZET : Davalıya dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma günü doğrudan davalının mernis adresine tebligat zarfının üstüne mernis adresi olduğu belirtilerek, Tebligat Kanunun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edilmiştir. Bu durumda yapılan tebligatlar usulsüz olup, davalının savunma hakkı kısıtlanmıştır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, 25.08.2015 tarihinde ikame edilmiştir. 11.01.2011 tarihinde 6099 Sayılı Kanun’un 3. maddesiyle 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesine eklenen 2. fıkraya göre; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır”. Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin bilinen adreste tebligat başlıklı 16/2. maddesinde “Bilinen en son adresi tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” denilmiştir. Yukarıda açıklanan kanun ve yönetmelik hükümlerine göre öncelikle bildirilen adrese tebligat çıkarılacak, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde ise, bu kez muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre çıkarılacaktır. Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddelerini farklı şekilde yorumlayarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması doğru bulunmamıştır. Bu davranış Anayasanın 36. maddesine aykırı olur ve muhatabın savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelir. Mahkemece, davalıya dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma günü doğrudan davalının mernis adresine tebligat zarfının üstüne mernis adresi olduğu belirtilerek, Tebligat Kanunun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edilmiştir. Bu durumda yapılan tebligatlar usulsüz olup, davalının savunma hakkı kısıtlanmıştır ( HGK 17.12.2014 tarih, 2013/1372 esas, 2014/1065 karar ). O halde, mahkemece yapılacak iş; davalıya usulüne uygun şekilde dava dilekçesinin tebliği, cevap dilekçesi sunma hakkı tanınması, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşma gününün tebliği, bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti ( HMK m. 140 ) taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği taktirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen delillerin toplanması ile bir sonuca ulaşmaktan ibarettir. Açıklanan bu hususlara riayet edilmeksizin yazılı şekilde davalının yokluğunda hüküm tesisi hukuki dinlenilme hakkının ( HMK m. 27 ) ihlali niteliğinde olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istenmesi halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 03.05.2018 ( Per. )